Öncelikle bir itirafla başlamak istiyorum: “Blog tutmaya “bilgilerini sunan, paylaşımcı, iyi insan” imajı altında, ama esasen bildiklerimi!(insan bazen ne kadar kendini bilmez oluyor...) göstermek için başlamıştım...” Başlamıştım diyorum çünkü bu amacım çok kısa süre sonra oldukça değişken bir hal aldı.
Blog tutarken (yani bildiklerimi paylaşacağım diye düşündüğüm bu olay esnasında) anladığım ilk şey, bir şeyler yazmaya çalışırken azda olsa yeni şeyler öğrendiğim oldu. Sanırım bu benim ilk aydınlanma sürecim.
Daha sonra bir kriz evresi geçirdim Bu kriz, yurtdışında gelişen haberleri tercüme ettiğim yazıların tavan yaptığı döneme denk geliyor. İnternet ve bilgi dünyasının büyüklüğü karşısında öylesine ezilmiştim ki; artık kendimi “çok şey bildiğini zanneden ama esasen hiçbir şey bilmiyormuş olan” cahil birisi olarak görüyordum. Altına girdiğim bu sorumluluk, bir anda patlak veren güvensizlik ve “ne yapacam ya ben şimdi” paniği ile birleşince sadece tercüme yapabildim. Bu süre boyunca fikirlerimi dile getirmekten baya çekindim.
Bu süreçten ise kurtulmam, yazılan bazı yorum ve mail’lere anlam üstüne anlam bindirmem ile gerçekleşti. Bana yazanlara gerçekten teşekkür ederim… Beklide o yorumlarda ve maillerde, bu blog’u beğendiklerini hiç söylemediler ama ben öyle gördüm, öyle okudum…
Şimdi ise anladığım şey şu: Blog yazmak hayatımın en eğitici ve en aktif zamanı... Sanırım hayatımda bundan daha yoğun bir öğrenme süreci geçirmedim. Tüm bunların yanında blog tutmak (yukarda anlattığım sebeblerden dolayı) içe dönük bir farkındalık yarattı bende...
Peki "blog tutmanın amacı ne oldu" diye sorarsanız.
Cevabım çok daha net.. En azından artık belli bir amacım var: “bu konuda daha çok öğrenmek ve öğrendiğim her yeni bilginin üstüne kendi görüşümü, bakış açımı eklemek…”
Sanırım blog tutmanın anlamını bir cümleyle özetle deseler, cevabım yukarıya yazdıklarım olurdu. (en azından yeni bir görüş açısı kazanana kadar…)
Sanki 15 yıllık serüvenimi kaleme almışım gibi anlattığım ama sadece 3 aylık bir süreç olan bu vakti size biraz da istatistiksel olarak anlatayim...
- Site 3 ay boyunca toplam 32.348 kez görüntülendi.
- Bunun 19,855 kadarı 2006 ocak ayına ait.
- Siteye Ocak ayında tekil olarak ziyaret sayısı ise 6,193 (Distinct hosts served)
- Aynı ocak ayında transfer edilen data miktarı ise 1972.4MB
- Siteye yapılan ziyaretler en çom Mozilla-Firefox browser ile yapıldı.
- Ocak ayında en çok okunan ilk 10 yazi ise bunlar;
- Turkcell Visual-Radio servisini hazırlıyor....
- CRM'in Tacize Dönüştüğü Yer: "Mobil Pazarlama" ve Yaratılık Ötesi Kurgu: "SpamSMS"...
- WAP, Reklam ve Ücretlendirme … WAP bir reklam mecrası olabilir mi?
- MMS neden olmadı, nasıl olur? Birde benden dinleyin...
- Özel günlerde atılan SMS'ler ve farklılık....
- Mobil Pazarlama: Hedef Kitleye Tam İsabet...
- Vodafone & Sony Yeni Müzik Servislerini Açıkladılar: "Radio DJ"
- 2006 Mobilasyon Falı…(Fala inan, falsız kalma!)
- Gelir Paylaşım Oranları üzerine...
- Pin-Pon Yapalım mı?
Bu 3 ay boyunca sitemi ziyaret edenlerin büyük bir kısmı, mobilasyon’a link veren sitelerden geldi. Bu sitelerden ilk 10 tanesini, onlardan gelen ziyaretçi miktarına göre sıraladım. Bildiğiniz gibi “okuduğum favori siteleri ” ana sayfamdan vermiyordum ama bundan sonra bu ölçümleri her ay aynı ekrarlayıp, mobilasyon'a en çok ziyaretçi çeken 3 dost sitenin banner’larını ana sayfadan yayınlayacağım. Ocak ayının ilk 10 sitesi bunlar;
- Atölye
- MarketingMa
- E-dünya
- Burkina
- Marketallica
- Acemi Blogcu
- Deniz Tuncalp
- Bloglar Alemi
- Blog kardesliği
- Oyuncu
Not: bu sitelerden gelen adetleri buraya yazmadım ama isteyen olursa mail atmanız yeterli…
Bu arada bu link verenler demişken Google’dan bahsetmemek olmaz. Sitemi ziyaret eden her 10 kişiden 7’si mobilasyon’a google aramalarından ulaşmış. Google sevdiğim bir markaydı artık daha da çok seviyorum… Yani bunca bilgiyi öğrenmemi, interneti efektif bir şekilde kullanmamı, ziyaretçilerin mobilasyon’a gelmesini sağlayan google’a ne kadar teşekkür etsek az. Aslında işin doğrusu; bu güzel markayı yarattıkları için ve bu arama motorunda benim canavar gibi indexlenmemi sağladıkları için, neredeyse ilgili her aramada ilk sayfada çıkmamı sağlayan o meşhur algoritmayı yazdıkları için Larry Page’e , Sergey Brin ve Eric Schmidt’e teşekkür ederim. (Google'ın hikayesini anlatan bir kitap çıktı... gerçi biraz uzun ama okumaya değer)
Blogosfere girmeden önce tanıdığım ve blog dünyasında da beraber olduğum bazı kişiler var. Onlar farkında olmasalar da bana çok destek oldular. Çok sevdiğim bu kişilere yani Tunç'a, Alper'e ve Nevran'a ayrıca teşekkür ederim.
3 ay sadece yazarak geçmedi, baya bi okumak gerekti... Tabi okumaya değer güzel siteleri bulmak zor oluyor ama daha zoru onları okumak ve takip etmek. Allah’tan okumayınca içimin rahat etmemesini sağlayan özel bir içgüdü geliştirdim. İşte bu temel içgüdüm ve bu güzel bloglar sayesinde artık sabaha kadar oturan biriyim, bu sayede içimde rahat !!! Ellerinize sağlık. İşte o güzel siteler…
Umarım her geçen gün daha güzel bilgiler bulur, üzerlerinde daha verimli düşünür ve bunları size daha faydalı bir şekilde iletirim.
Her şey için teşekkürler…
ReF